Hayatımıza yön veren bilinçaltı kalıp yargılarımız: Şemalar

ERKEN DÖNEM UYUMSUZ ŞEMALAR

ŞEMA NEDİR?

*İnsanlarla kurduğunuz ilişkilerde genelde, memnun etmeye mi çalışıyorsunuz? Çoğu zaman endişeli ve hayır diyemeyen bir yapıda mısınız?

*En yakınlarınız dahi insanların sizi anlamadığı, yeteri kadar değer vermediğini mi düşünüyorsunuz? Çoğunlukla soğuk ve mesafeli kişilerimi çekici bulup, onlarla mı ilişki yaşıyorsunuz?

*Sosyal ilişkilerinizde, diğerlerinden daha farklı ve çoğunlukla yalnız mı hissediyorsunuz? Ya da istenmeyen biri olduğunuzu mu düşünüyorsunuz?

Sözünü ettiğimiz bu ve bunun gibi durumlar, yaşamınızda bir kalıp bir kısır döngü haline gelmişse, benzer durumlara, duygulara, düşüncelere ve hatta fiziksel duyum ve belirtilere sık sık rastlıyorsak, bunları “şema” olarak adlandırırız.

Şema, çocukluk yaşantımızda bir takım duygusal ihtiyaçlarımızın karşılanmamasına bağlı olarak gelişen ve sürekli kendini yenileyip, güçlendiren ve tekrar eden bir kalıptır. Çoğunlukla çekirdek aile yaşantısı, diğer çocuklarla ilişkiler sonucunda başlamıştır. Bundan dolayı erken dönem uyumsuz şemalar olarak da adlandırılırlar. Terk edilmiş, eleştirilmiş, yargılanmış, küçümsenmiş, aşırı korunmuş ya da yoksun bırakılmış olmak ve bir şekilde zarar görmüş olmak, şemaları yaratabilen durumlar olarak sıralanabilir. Sonuçta şema yaşamın bir parçası olur. Yetişkin yaşamına taşınır ve ihmal edilmiş, terk edilmiş, yargılanmış, istenilen hedeflere ulaşılmamış durumlar bir kısır döngü gibi tekrar yaşanır.

Şemalar,insnalarla ilişki kurma biçimi, duygu, düşünce ve davranışları etkilerler. Korku, kaygı, öfke, üzüntü gibi güçlü duyguları yaratırlar. Genel ve yayılımcı içerik ve örüntülerdir ve belli bir dereceye kadar işlevselliği (gündelik, mesleki, sosyal veya kişiler arası ilişkileri ) bozabilirler. Özetle  şemalar ya da tam ve adıyla erken dönem uyumsuz şemalar, gelişimimizin erken dönemlerinde (çocukluk, ergenlik ) başlayıp yaşam boyunca tekrar eden öz-yıkıcı davranışsal ve bilişsel( düşünce) kalıplardır.

ŞEMALAR NASIL GELİŞİR

Şemaların gelişimesin de dört çeşit erken yaşam deneyimi etkilidir. Bunlardan ilki, çocuğun “iyi olandan az aldığı” durumdur. Burada çocuğun ihtiyaçları ya hiç karşılanmamış ya da yeteri kadar karşılanmamıştır.  Çocuk için gerekli sevgi, anlayış, ilgi vs. eksik kalmıştır.

Şemaların gelişmesinde etkili olan ikinci faktör, travmadır. Çocuk zarar görmüş, ihmale uğramış, terk edilmiş, yoksun bırakılmıştır, yaşamın en temel ihtiyaçlarından olan güvenlik ihtiyacı karşılanmamıştır. Burada çocuk kaygı, güvensizlik, aşırı temkinlilik ile ilgili şemaları oluşturur.

“iyi olandan fazla alma” şemaların gelişiminde etkili olan üçüncü faktördür. Burada çocuk için sağlıklı olan bazı şeyler fazla verilmiştir. Aşırı korunmuş, şımartılmış, özerkliğini de destekleyecek şekilde yeterli bir sınırlandırmayla karşılamamıştır.

Şemaların gelişimini etkileyen dördünce faktör, model almadır. Ebeveynler ve diğer yetişkinler yaşamda ki duruşlarıyla çocuk için birer model rolündedirler. Örneğin aşırı evhamlı, güvensizlik, kuşkuculuk içinde olan bir ebeveyn tarafında yetiştirilen çocuk doğrudan bir eksiklik deneyimlemese de, dünyanın tehlikeli, güvenilemez ve kontrol edilemez olduğu öğretilmiş olur.

Tüm bu faktörler dışında çocuğun ve ailenin mizacı içinde yaşadığı ortam, kültürel bağlam, çocuğun akranları ile kurduğu ilişkiler ve onlardan aldığı tepkiler gibi faktörlerde şema gelişiminde etkilidir.

ERKEN DÖNEM UYUMSUZ ŞEMALAR

1)TERK EDİLME: Bu şema özellikle destek, ilgi sevgi, yakınlık beklenilen insanların bu ihtiyaçları sağlama konusunda istikrarsız, dengesiz veya güvenilmez oldukları algısını içerir. Çünkü bir şekilde terk edecekleri, ölecekleri, başkasından yana olacakları vs. gibi düşünülür.

2)KUŞKUCULUK/GÜVENSİZLİK: Başkalarının zarar vereceği, istismar edeceği, küçük düşüreceği, kötüye kullanacağı, yalan söyleyeceği veya zaafından yararlanacağı beklentisidir. İnsanlar ilişkilerde temkinlilik ve kaygı, korku ön plandadır.

3)DUYGUSAL YOKSUNLUK: Kişinin duygusal destek arzusunun, diğerleri tarafından tam olarak karşılanmayacağı algısını içerir. Üç tip yoksunluktan söz edilebilir: İlgi Yoksunluğu (ilgi, şefkat, sıcaklık ya da arkadaş yoksunluğu), Empati Yoksunluğu ( anlama, dinleme, kendini açma yoksunluğu), Korunma Yoksunluğu ( başkalarından alınan güç, yönlendirme ve rehberlik yoksunluğu )

4)KUSURLULUK: Kişinin, kusurlu, kötü, istenmeyen, değersiz, önemli konularda yararsız veya dışarı açıldığında itici olabilecek olma duygusu. Bu kusurlar kabul edilmeyecek düşünceler, duygular, bencillik, sosyal beceriksizlik, itici fiziksel görüntü vs. olabilir.

5)SOSYAL İZOLASYON: Bireyin bir grup ya da topluluğa ait hissetmediği, onlardan faklı ve izole olma duygusu ve algısını içerir. Çoğunlukla akranları tarafından reddedilmiş olmak bu şemanın oluşumuna etki eder. Birey kalabalıklar içinde bile yalnız hisseder.

6)BAĞIMLILIK:  Başkalarından yardım almadan gündelik işlerin yürütülemeyeceği ile ilgili bir algıyı içerir. (kararlar alma, yeni işler becerme, günlük problemleri çözme vs.)

7)HASTALIK VEYA ZARAR GÖRMEYE KARŞI DAYANIKSIZLIK: Bu bir çeşit felaket beklentisidir. Tıbbı felaket( kalp krizi, AIDS), Duygusal felaketler( çıldırma ), Dışsal Felaket(uçağı düşmesi, deprem, asansörün düşmesi vs.)

8)BAŞARISIZLIK: Kişinin başarısız olma, başarı alanlarında (okul, kariyer, spor vs.) akranlarına göre daha yetersiz olacağı inancıdır. Aptal, beceriksiz, yeteneksiz, statüsü düşük algısı içindedir.

9)İÇİÇE GEÇME/GELİŞMEMİŞ BENLİK: Bu şema, tam bir bireyselleşme sağlayamama, normal bir sosyal gelişim gösterememeye rağmen, bir ya da daha fazla kişi ile (daha çok ebeveyn) aşırı duygusal bağlanma ve yakınlık içine girmeyi içerir. İç içe geçmiş bireylerin en az birinde diğerinin sürekli desteği olmadan yaşayamayacağı ya da mutlu olamayacağı algısını içerir. Aynı zamanda bu şemaya sahip kişi, diğerleri tarafından boğulduğunu, onlarla tamamen kaynaştığını ya da birey kimliğinin yetersiz olduğunu hissedebilir.

10)HAKLILIK: Bu şema kişinin diğer insanlardan daha üstün olduğu, özel hak ve ayrıcalıklara sahip olduğu veya normal sosyal etkileşimi yöneten karşılıklılık ilkesi ile bağlı olmadığı inancını içerir.

11)YETERSİZ ÖZDENETİM: Bu şema kişisel hedefleri gerçekleştirmek, duygu, düşüncelerin aşırı ifadesini dizginleme konusunda yeterli bir öz denetim sağlamamayı ve engellenmeye tolerans gösterememe veya bunu yapmayı reddetmesini içerir. Erteleme, bir işe başlayamama bu şema da sık gözlemlenen davranışlar arasındadır.

12)BOYUN EĞİCİLİK : Bu şema da birey misilleme, terk edilme veya öfke den kaçınmak için kontrolü aşırı derece de karşısındakilere bırakır. Boyun eğiciliğin iki yönü vardır: İhtiyaçları Bastırma (tercih, karar ve arzuları bastırma), Duyguları Bastırma (duygusal ifadenin özellikle öfkenin bastırılmasıdır)

13)FEDAKÂRLIK: Bu şema birey kendi mutluluğu pahasına olmasına rağmen, diğer insanların ihtiyaçlarını karşılamak üzere yoğun uğraşını ve odaklanmasını içerir. Başkalarının acılarına aşırı bir duyarlılık söz konusudur. Bu şema bazı zamanlar kişinin ihtiyaçlarının karşılanmadığını hissetmesine ve özellikle yakınlık hissettiği kişilere karşı kırgınlık yaşamasına yol açar.

14)KARAMSARLIK: Bu şema da kişi yaşamın iyi, güzel ve olumlu yönlerini küçümserken, olumsuz yönlerine (ölüm, acı, hayal kırıklığı, mutsuzluk, kötülük, ihanet vs.) odaklanmayı içerir. Kişi durum ne kadar iyi olursa olsun hayatının bir ya da birkaç yönünde işler enin sonunda kötü biteceğine dair bir inancı olur. Bu durum yaşamı kapkara bir pencereden seyretmek gibidir

15)ONAY ARAMA: Bu şema da her ne kadar onay almak, kabul görmek tüm insanlar için doğal bir ihtiyaç olsa da, burada bu onay alma ve kabul görme için bir uğraş söz konudur. Sosyal statü, iş, para, başarı gibi durumlar üzerinde aşırı bir uğraş görülebilir. Diğerlerinin onay ve kabulü birey için önemli olduğun davranış ve kararlarını buna göre düzenlemeye çalışır.

16)DUYGULARIN BASTIRILMASI: Bu şema başkalarının kınaması, yanlış yapmamak, dürtülerini kontrol edememek gibi nedenlerle kişinin spontan davranış, duygu ve iletişimin üzerinde aşırı bir kontrol algısını içerir. Baskı altında tutulanlar şunlardır: Öfkenin bastırılması, olumlu dürtülerin bastırılması( neşe, şefkat, oyun vs.), aşırı düzenlilik ve planlama, kişinin kırgınlığını veya duygularını, ihtiyaçlarını özgürce aktarmada yaşadığı güçlük, duygusal alan geri planda tutulurken akılcılığa aşırı vurgu yapılır.

17)YÜKSEK STANDARTLAR: Bu şemada iş veya akademik beceri alanında en yüksek seviyelere ulaşmayı, eleştiriden kaçınmayı içeren inançlar vardır. Birey sürekli çalışmak ve en iyisine ulaşmak çabası içindedir, öyle ki rahatlama, dinlenme, haz alma vs. gibi alanlarda tatminsizlik yaşanmasına yol açar.

18)CEZALANDIRCILIK: Bu şema da insanların (bireyin kendisi de dahil ) yaptıkları hatalar için cezalandırılması gerektiği inancı vardır. Standartları, beklentileri karşılamayan herkese karşı bir tahammülsüzlük ve hoşgörüsüz olma eğilimi vardır. Bu şemaya sahip kişiler diğerlerini yaptığı bazı hataları bağışlamakta ciddi şekilde zorlanırlar.

 

Uzman Klinik Psikolog M. Berk Karaoğlu

 


Geri