Türk Kadınında Aldatma?

Öncelikle aldatma her toplumda olduğu gibi Türk toplumunda da “Cinsel sadakatsizlik” olarak algılanmaktadır. Ancak bir göz temasının, mimiklerin, herhangi küçük bir davranışın, hatta hoşlanılan kişiye karşı olan hislerin, düşüncelerin bile aldatma olabileceğini göz ardı etmememiz gerekir. Şimdi akıllara şu soru gelecektir; cinsel çekiciliği olan, konuşması, davranışı, duruşu yani insanın hoşuna giden kişileri düşündüğümüzde bu da aldatma mıdır? Bunu aldatmanın içine koymak çok doğru olmaz çünkü her an özellikle cinsel uyaranlarla iç içeyiz ve bunu engellemek çok mümkün gözükmüyor. Bir film izlediğimizde, bir dizi, dizinin arasında bir reklam izlediğimizde, müzik dinleyeyim diye bir klip açtığımızda, hatta haber okumak için gazetemizi açtığımızda yoğun cinsel uyaranlara maruz kalabiliyoruz. Sigmund Freud’a  göre en temel iki dürtümüzden biri olan “Cinsellik” dürtüsünü engellemek çok kolay bir durum değil ki engellemek de zaten çözüm değil. Peki ne yapmalıyız? Herhalde yapılacak en güzel şey bu cinsel dürtüleri olabildiğince eşimize veya partnerimize yansıtmalıyız ki tabiri caizse bu yol, su ve elektrik olarak yani duygusal ve yine cinsel manada bize geri dönsün. Tamda bu noktada eşimizle veya partnerimizle yaşadığımız cinsel deneyim sırasında “Cinsel Terapiler” de de vurgulandığı üzere başka kişilerin, mekanların vs. içinde olduğu fanteziler çiftler kendi arasında anlaşarak kullanılabilir. Bu aldatma değildir ancak bu durum genellikle erkeklerin tercih edebildiği “Sanal Seks” ile karıştırılmaması gerekir. “Sanal Seks” başka biri ile tensel bir temas olmaksızın görsel veya işitsel uyaranlarla bireylerin kendilerini cinsel veya duygusal açıdan tatmin etmenin bir yoludur. Bu durum farklıdır çünkü kişi eşini, aile birliğini unutabilmekte varolan libido’sunu (cinsel enerjisini) başkalarına aktarabilmektedir. Yani buradaki ana kıstas bu dürtüyü çiftin kendi arasında paylaşıp, tatmin edip etmediğidir.

Bizim toplumumuz cinsel konuları konuşmaya hala kapalı bir toplum olduğu için her ne kadar daha rahat, bilgili gözükse de erkekler de kadınlar kadar cinsel konularda bilgi eksikliği yaşamaktadırlar. Türk erkeğinin içine düştüğü en büyük yanılgı kadınların kendileri kadar cinsel haz duymadıkları, cinsel taleplerinin sınırlı olduğu, cinsel tatmin olma ihtiyaçlarının az olduğu, kadınların tekrar tekrar orgazm olabileceklerini bilmedikleri yani kadın cinselliğini eksik olarak bilmeleri sebebiyle kadının hiçbir zaman aldatmayacaklarını düşünmeleridir. Bu büyük bir yanılgıdır. Özellikle Türk kadını bir tabu olan bakirelik korkusunu aştıktan ve cinselliğin hazzını keşfettikten sonra daha çok cinsel talepte bulunabilmektedir. Tam bu noktada istekler çift arasında paylaşılır ve uygulanırsa sorun yok ancak her bir birey farklı anlamda tatmin yoluna gittiği zaman işin şekli değişiyor. Erkek daha çok görsel uyaranlardan (pornografi, sanal seks vs.) etkilenip mastürbasyon yoluyla cinsel doyum sağlayabilse de, kadın tensel temastan, dokunulmaktan, kokusal duyulardan, bir gücün onu sarmalamasından en çokta duygusal olarak bağlılık hissetmek istemesinden dolayı başka bir kişiye yönelerek aldatma gerçekleşebiliyor.

 

Kadınlar da “duygusal aldatma” ve “cinsel aldatma” tanımlamalarının ayrı ayrı değil birlikte yaşandığını gözlemlemekteyim yani kısır döngü halinde biri neden, biri sonuç olmaktadır. Kadınlar her ne kadar cinsel olarak aldatsa da erkeklerden farkı “benim hayatımda herşey yolunda ama sadece fiziksel ihtiyacımı gidersin” düşüncesi değildir. Kadının hayatında muhakkak ters giden bir şeyler vardır.

            Kadın bilinçaltında cinselliği, erkeğine verebileceği bir ödül, sonrasında duygusal veya maddi, manevi bir kazanımla eşdeğer gördüğü için cinselliği araç olarak kullandığı düşüncesindeyim. Kısaca kadın aldatmasının kökeninde partnerinden göremediği ilgi, duygusal yoksunluk, erotizm eksikliği, paylaşım veya iletişim noksanlığının yattığı görülmektedir.

            Genellikle psikoterapi  seanslarımda aldatan kadın danışanlarla görüştüğüm zaman danışanların bu olaydan sonra daha çok eşlerinden, partnerinden soğuduğunu, ailevi yaşantısına kendini veremediğini ve duygusal veya cinsel açıdan birlikte olduğu kişiye gittikçe daha çok bağlandıklarını belirtmişlerdir. Yani erkekte özellikle cinsel aldatmadan sonra ki eşine daha çok çiçek almalar, daha fazla maddi destek sunması, varsa çocuklarla, ailevi işlerle daha çok ilgilenmesi olabiliyorken söz konusu kadın aldatması olduğunda bu durum paralellik gösteremeyebiliyor. Kadının ve erkeğin nöropsikolojik yapısının aynı şekilde işlememesi nedeniyle bu tutumlarında farklılık göstermesi gayet normaldir.

            İnsan kişiliği, yapısı ve dolayısıyla davranışları birçok değişkenlikle şekillendiği için de cinsiyetler arası net bir ayrım yapmak mümkün olmasa da aldatmaya has bazı nedenler dikkat çekmektedir. 


 
Türk kadınında aldatmanın genel psikodinamiğini maddeleştirecek olursak;                                                            

 1-Kadının kişilik yapısı (borderline, histerik vs. kişilik özellikleri)
 2- Partnerin (erkeğin) kişilik yapısı (narsistik, obsesif, paranoid vs. kişilik özellikleri)
 3-Erkeğin duygusal açıdan ilgisiz olması,
 4- Erkeğin cinsel yönden ilgisiz olması veya partnerine cinsel tatmin yaşatamaması.
 5- Erkeğin maddi veya manevi otorite açısından kadının himayesi altında olması.
 6- Erkeğin ilgili bile olsa çok fazla agresif, baskıcı veya tam tersine çok fazla pasif olması.
 7- Kadının annesinin, baba arasındaki ilişki, anne- babanın kendisine olan tutumları
 8- Kadının travmatik yaşantıları (cinsel taciz vs.)
 9- Kadının sosyal ortamı, çalışma koşulları vs. etkili olabilen faktörlerdir.

 

Araştırmalara göre ise Türk kadını cinsel açıdan erkeğin romantizm eksikliği, seksi dokunmaya, duygulara odaklı değil de mekanik bir şekilde ele alması, öz bakımına önem vermemesi, ev işlerini kendilerine yıkmaları, cinsel açıdan erken boşalma sorunları nedeniyle yeterince tatmin olmadıkları gibi konulardan şikayetçi görülmektedirler.
           
            Kadın aldatmasının anlaşılması kolay değildir çünkü çok yönlü düşünme kapasitesi ve duygusal yönlerdeki başarısı bu olguyu partnerine hissettirmeyebilir ancak özellikle dışarı çıkarken makyajına, kıyafetlerine, öz bakımına normal zamana göre daha fazla özen göstermesi birde üstüne üstlük kötü giden bir cinsel hayata rağmen partnerine cinsel yaklaşımının olmaması, partneri ile genele göre az konuşma ihtiyacı duyması bazı ipuçları verebilir.  
           
            Türk toplumunda ki geniş aile kavramı, evlerin iç içe girmesi, eş ile ilgili olan cinsel ve duygusal tatmini körelttiği için kadında, erkekte bu süreçte dışarıya yönelebilir ki kırsal toplumlarda  da aldatma olayları sıkça görülebilmektedir.

            Kadın aldatması üzerine psikolojik görüşme seanslarında yaşamış olduğum bir vaka üzerinden birkaç cümle sunmak gerekirse eşini aldatan bir kadın danışanım; “O kişi ile eşim yokken gün boyunca mesajlaşmak, eşimden duymadığım sözcükleri duymak, ruhumu okşaması o kadar hoşuma gidiyor, o kadar beni heyecanlandırıyor  ki arada sırada bu şehre geldiğinde de buluşup cinsel birliktelik yaşıyoruz ama inanın cinsellikten çok onun diğer naif, ilgili davranışları beni ona çekiyor” demiştir. Bunun üzerine eşi ile olan evlilik durumunun ne olacağını sorduğumda ise “ eşim çok iyi bir insan, anlayışlıda ama bu heyecanı, hazzı eşimden alamıyorum. Eşimden ayrılmakta istemiyorum biliyorum ki o kişi ile evlenirsem bu mutluluk her zaman sürmeyecek”  demektedir. İşte burada da insanın kontrol altında tutamadığı bilinçdışı içgüdüler (id) ve ego-süperego dediğimiz toplumsal ve ahlaki mantığa bürümeler çatışmaktadır. Belki de bu içgüdüleri (id), ego çerçevesinde (evlilik) eşi ile paylaşıp, eşi ile yeni heyecanlar yaşaması kadın aldatmasının önüne geçebilir.  

Sonuç olarak evet aldatma çok karışık bir olgu olmakla birlikte her ne kadar duygusal veya cinsel açıdan adrenalin yaratan, heyecan veren, küllenmiş duyguların yeniden alevlenmesini sağlayabilen psikolojik ve biyolojik etkileri olsa da sonunda yaşanabilecek travmatik durumların, kayıpların, toplumsal veya en önemlisi kendi vicdani yargıların farkında olunması eğer eksiklik varsa ve tekrar heyecan ve tatmin duyguları yaşanmak isteniyorsa öncelikle aile veya çift arasında halledilmesi, halledilemiyorsa tüm faktörler düşünülüp varolan ilişki hakkında bir karar verilmesi ve psikolojik destek alınması daha doğru olacaktır.

            Çok fazla merak uyandıran, nedeni araştırılan bu aldatma konusu görüldüğü üzere kadın aldatması şeklinde olduğunda durum daha da karmaşık bir hal alıyor, hele ki toplumsal açıdan gelgitlerimizin olduğu bu süreçlerde Türk kadınının neden aldatabileceği tartışmaya açık bir konudur.
            Saygılarımla.. 

 

Uzman Klinik Psikolog M. Berk Karaoğlu

 


Geri