Yeme Bozuklukları-Madde Bağımlılığı-Depresyon ve Anksiyete Bozuklukları İle İlgili SORU-CEVAP

Anoreksiya Nervosa

1.Bu hastalıkları doktorların ve uzmanların yardımı olmadan tedavi etmek mümkün mü?

Bu hastalıkta ilgili ruh sağlığı uzmanından psikolojik destek alınması önemli olacaktır. Çünkü bu hastalığın altında yatan neden bilişsel temellidir. Bu hastalıkta kişi kilolu olmamasına rağmen kendini çok kilolu görür ve hep daha fazla zayıflamak ister. Bu noktada kişinin öncelikle zihnindeki çarpık düşüncelerine odaklanılmalı ve bu düşüncenin değiştirilmesi amaçlanmaktadır.

 

 2.Bu hastalık hangi yaş aralığında daha sık görülür?

Ergenlikte daha sık görülür. Ergenlik kişinin kendi benliğini bulduğu ve adeta kendini keşfettiği bir dönemdir. Kişi ilgi ve becerilerini keşfettiği gibi bedenini de keşfeder. Ergenler için özellikle çevreleri tarafından fiziklerinin nasıl gözüktüğü oldukça önemlidir. Özellikle, kadınlar için beden imgesi algısı çok daha önem arz etmektedir.

 

 3.Bu hastalığın genç yaşta ortaya çıkmasının sebebi nedir, nasıl önlenebilir?

  • Sosyal Çevre (Okul Ortamı)
  • Toplumsal Normlar (zayıf kadın sağlıklıdır.)
  • Sosyal Medya (Mankenler zayıftır. Dizilerde filmlerde hep zayıf güzel kadınların başrol oynaması. Kilolu insanların ise daha çok geri planda kalması ya da hiç rol verilmemesi.)
  • Ailesinin Çocuklarından Beklentileri (Benim kızım, oğlum zayıf olmalı ki şu sporu yapsın, baleye gitsin….)

Bu hastalığın ergenlikte görülmesinin nedeni o yaşlarda beden imgesi algımıza oldukça önem veririz.  Ergenlikte birey sosyal çevresinden özellikle de arkadaşlarından oldukça etkilenir. O yaşlarda ergenler birbirlerine karşı hoşgörüsüz ve acımasız eleştirilerde bulunabiliyorlar. Arkadaşlarının ne hissedebileceği konusunda duyarsız olabilmektedirler.

 

Madde Bağımlılığı

1.Madde bağımlılığının belirtileri nelerdir? Bir bağımlı dışardan bakılarak anlaşılabilir mi?

  • Halsizlik, uykusuzluk
  • İştahsızlık
  • Günlük hayattaki sorumluluklarını yerine getirememe
  • Mutsuzluk, depresyon
  • Tepkilerinde aşırılık vardır.
  • Olaylara karşı tepkilerinde çok daha sinirli olabilirler ya da kırılganlık gösterebilirler.

 

Madde bağımlılığı olan bireyler dışarıdan bakıldığında büyük oranda anlaşılabileceği gibi hiçbir şekilde semptomlarını belli de etmeyebilir. Hal, tutum ve davranışlar genellikle kişiyi ele vermektedir. Bu noktada yakın çevresine çok büyük bir iş düşmektedir. Hem madde bağımlısı olarak şüphelendikleri kişiyi gözlemlemeli hem de onlardan desteklerini esirgememelidirler.  

2. Uyuşturucu madde kullanımı ailemizi ve sevdiklerimizi nasıl etkiler?

Madde kullanımı ailemizi ve sevdiklerimizi olumsuz yönde etkileyecektir. Çünkü bağımlılık yapan madde kişiyi tesiri altına alacak ve kişinin asıl kişiliğine, kimliğine gölge düşürecektir. Kullandığı madde kişinin duygu durumuna yansıyacak ve kişi olduğundan çok daha agresif, üzgün ya da depresif olmasına neden olabilecektir. Ve bu durum hiç şüphesiz aile bireyleri tarafından da olumsuz karşılanacak ve aile içinde çatışmalara sebebiyet verebilecektir. Eğer bu kişinin çocuğu varsa en çok da o etkilenecektir. Çünkü çocuklar için ebeveynleri rol modelleridir. Ebeveynlerin söylediklerinden ziyade yaptıkları davranışları çok daha önemlidir; çünkü çocukları bu davranışları örnek almaktadır. Bir nevi çocuklar gözlem yaparak, taklit yoluyla öğrenirler. O yüzden aile içindeki her bir ferdin birbirine nasıl bir tutumda bulundukları, kurduğu iletişim ve ilişkileri oldukça önemlidir.  Aile içinde bağımlı bir ebeveyn varsa çocuklarına kötü örnek teşkil edeceklerdir.

 

Anksiyete 

1. Anksiyetenin genel tanımı nedir ve alt dalları nelerdir?

Anksiyete, kaygı demektir. Anksiyete bozukluğu ise kişinin günlük yaşamdaki işlevselliğini bozmasıdır. Kaygı bozukluğu günümüzde oldukça yaygındır. Alt dalları arasında; panik bozukluk, obsesif kompulsif bozukluk, fobiler, travma sonrası stres bozukluğu, yaygın anksiyete yer alabilmektedir.

 

2. Anksiyetenin yaygın belirtileri nelerdir, her kaygı anksiyete olarak adlandırılabilir mi?

Her kaygı yaygın anksiyete olarak adlandırılır fakat kaygı bozuklukları olarak adlandırılamaz. Her bir bireyin hayatında kaygıya ihtiyacı vardır. Bu kaygının dozunu ayarlayabildiğimiz ve kontrol altında tutabildiğimiz derecede güzel bir duygudur. Kişinin günlük hayatta işlevselliğine yol açtığı takdirde bozukluğa dönüşecektir. Psikiyatr literatüründe bu tanının konulabilmesi için birçok belirtinin bir arada olması gerekmektedir. Her anksiyete türünde belirtiler değişiklik gösterebileceği gibi genellikle ellerde titreme, terleme, nefes almada güçlük, göğüste sıkışma, bayılmalar görülebilmektedir.

 

3. Anksiyete tedavisi sürecinde ailelere ne gibi görevler düşüyor?

İlk aşamada farmakolojik destek çok önemlidir. Daha sonrasında alttaki etmenlerin çözülmesi adına psikolojik destek almak etkili olacaktır.  Bütüncül olarak aileler hedef alındığında ailelerin kaygılanmaması gereklidir.  Çünkü birey kaygılıdır bir de aile fertleri birey için kaygılanırsa kişinin daha da telaşlanmasına neden olabilecektir. Kişi neden kaygılanmakta hangi düşünce örüntüleri ile bunları oluşturmakta olduğunu odaklanmalı ve ilgili ruh sağlığı profesyonellerinden destek almak bu noktada değerlidir. Bu açıdan ailelerin psikolojik destek için aile bireyini yönlendirmeli ve ona destek olunmalıdır. Bu bireylere koşulsuz kabul göstermeleri yeterli olacaktır.

 

Depresyon

1. Depresyon hangi durumlarda ortaya çıkar ve belirtileri nelerdir?

Depresyon genellikle kişinin sıkıntılı, stresli bir dönemde kişinin duygu durumunda belirir. Ayrıca kişinin hayatta bir amacının olmaması ya da bir uğraşının olmaması da depresyona yol açabilmektedir. Özellikle sonbahar ve kış mevsimlerinde kişilerde depresyon görülme sıklığı artış gösterebilir. Çünkü havanın soğuk ve kapalı olması kişilerin bir şey yapma isteğini yok olmasına neden olabilmektedir.

  • Uyanık olsalar da yataktan çıkmak istemeyebilirler.
  • Yaşam enerjileri düşüktür.
  • Bıkkınlık ve hiçbir şeyden zevk almama vardır.
  • İnsanlarla iletişim kurmak istemeyebilirler.
  • Bu dönemde üretken değillerdir.

 2. Depresyonla mücadele noktasında aileler neler yapabilir?

Aileler hiçbir konuda kişinin bir eylemde bulunması için baskı yapmamalıdır. Bu noktada ailenin desteği çok değerlidir. Kişinin bu süreçte yalnız olmadığını bilmesi kişiye olumlu yansımaları olacaktır. Depresyonda olan aile ferdini iletişime dahil etmek çok faydalı olacaktır. Kişi kendi içinde buhrandadır. Bu yüzden kişiyi eski neşesine dönmesini sağlayabilmek için ailelerin kişiyi aktivitelerin içerisine dahil edebilirler. Ailece film izlenebilir, birlikte bir pasta yapılabilir (kişinin bir şeyler paylaşarak duygusuyla bir şeyler üretmesine yardımcı olunması sağlanmaktadır.) takım olunarak oyunlar oynanabilir. Kişinin bu süreçte sosyal medyaya yönelip daha da yalnızlaşması yerine sosyal ilişkiler kurmasını sağlayarak depresyonu atlatabilmesine olanak tanıyacaktır.

 

M. Berk Karaoğlu

Uzman Klinik Psikolog- Aile Danışmanı


Geri