Ruhsal Bozukluklar ve Egonun Savunma Mekanizmaları

Ruhsal Bozukluklara Psikodinamik Bakış Açısı ve Egonun Savunma Mekanizmaları

Freud’un psikodinamik yaklaşımı bilinçli ve bilinçdışı güçler arasındaki çatışmalara ve kişiliğin alt boyutları olarak nitelendirdiği id, ego ve superegoya dikkat çekmektedir. Ahlaki kısıtlamaları göz ardı ederek keyfin peşinden giden id ile kişinin isteklerini tatmin ederken aynı zamanda toplumun ahlaki standartlarına uygulayan superegonun arasındaki anlaşmazlıklarda ego devreye girer. Egonun savunma mekanizmaları, çoğunlukla bilinçdışı düzeyde işleyen, egonun baskı altında kalmaması ve kişiyi çatışmadan uzak tutmak için kullanılan Freudyen süreçlerdir. Kişinin istemi olmaksızın bilinçsiz bir şekilde egonun oluşturduğu savunma mekanizmaları geçici bir süre için kaygıyla baş etmeyi sağlasa da bir noktadan sonra kişi için tehlikeli olabilir.

Kişilik bozuklukları, kaygı bozuklukları, duygu durum bozuklukları veya kişinin ruhsal iyilik halini tehdit eden durumlarda kişinin ruhsal çatışmalarından korunması için savunma mekanizmaları devreye girebilir.

Birey hangi bozukluklarda hangi savunma mekanizmalarını oluşturabilir?

Psikolojik bozukluk yaşayan kişilerin zihinsel işleyiş süreçlerinde ortaya çıkan savunma mekanizmalarından bahsedeceğiz.

Depresyonda Savunma Mekanizmaları

En sık görülen duygu durum bozukluklarından biri olan depresyondan bahsedecek olursak burada kişinin bastırma (repression), baskılama (supression), içe atma (introjection) ve inkar (denial) gibi savunma mekanizmalarına rastlayabiliriz. Kayıp, yas, boşanma süreçleri gibi önemli yaşam olayları depresyon için risk faktörleri olabilmektedir. Bu süreçlerden geçen bir kişi en ilkel savunma mekanizmalarından biri olan inkar mekanizmasını kullanıp kaybıyla yüzleşmekten kaçınabilir. Boşanmadan örnek verecek olursak, kişinin evliliğiyle ilgili anıları zihninde canlandıracak yerlerden uzak durması ise belli bir duyguya veya dürtüye kapılmamayı kapsayan baskılama (supression) savunma mekanizmasından kaynaklanıyor olabilir. Bir diğer savunma mekanizması olan bastırma (repression) ise yukarıda bahsettiğimiz yaşam olayları gibi kabullenmesi zor duygu veya deneyimlerin bilinçdışına itilmesini kapsar. İçe atma (introjection) ise bireyin kayıp durumuyla başa çıkabilmesi için kaybettiği kişinin olumlu ya da olumsuz bazı yönlerini içselleştirmesidir. Depresyonda olan kişilerde bahsettiğimiz bu savunma mekanizmaları kendini gösterebilir.

Kaygı Bozukluklarında Savunma Mekanizmaları

Bunun yanı sıra kaygı bozukluklarına bakıldığında da savunma mekanizmaları karşımıza çıkabilir. Kaygı bozukluklarından biri olan sosyal fobi (sosyal anksiyete bozukluğu) sosyal ortamlarda bulunma, sosyal aktivitelere katılma durumunda yaşanan mantıksız bir kaygı halidir. Sosyal kaygı bozukluğu yaşayan kişide bedenselleştirme (somatization), fantezi (düş kurma) gibi savunma mekanizmaları oluşabilir. Örneğin kalabalık bir toplantıya katılmak zorunda kalan sosyal fobiye sahip bir birey o an yaşadığı aşırı kaygıdan uzaklaşmak için iç dünyasına çekilebilir. Somatizasyon ise yoğun sıkıntıya maruz kalındığında ortaya çıkan kaslarda gerginlik, baş ağrısı, mide rahatsızlıkları gibi fiziksel semptomları kapsayabilir.

Uzun bir süre kaygı bozukluğu olarak değindiğimiz, daha sonrasında kişilik bozukluğu olarak ele alınan ve toplumda yaygın bir şekilde karşılaşılan Obsesif-kompulsif bozukluğu yaşayan bireylerde mantığa bürüme (rationalization), yer değiştirme (displacement) ve yapma bozma (undoing) savunma mekanizmalarının oluşması söz konusu olabilir. Mantığa bürüme akla uygun olmayan davranış veya inançların daha kabul edilebilir olması için bahane ve doğru olmayan açıklamalar yaparak haklı çıkarmaktır. Örneğin kirlenme obsesyonu ve buna bağlı olarak da sık sık temizlik yapma kompulsiyonuna sahip bir birey evine gelen misafirlerin dışarıda temizliklerine dikkat etmediğini ya da mikrop taşıyabileceklerini öne sürerek sergilediği davranışı rasyonalize etmeye çalışabilir. Yapma-bozma davranışı ise kişinin uygunsuz davranış ya da düşüncelerini olmamış varsayma ya da daha kabul edilebilir bir şekle bürünmesini ifade eder. Obsesif kişilerde yer değiştirme mekanizmasını ele alacak olursak temizlik davranışının başka birine yönelik bir tepkiden, duygudan kaynaklandığı durumlarda farklı kompulsiyonlar şeklinde ortaya çıkabilir.

Kişilik Bozukluklarında Savunma Mekanizmaları

Kişilik bozukluğu adı verdiğimiz kişinin davranış, dürtü ve tutumlar bütünü içindeki uyumsuzluklar ve işlevselliğinde ortaya çıkan sapmalar sürecine psikodinamik bir bakış açısıyla baktığımızda -diğer bozukluklarda bahsettiğimiz bastırma ve düş kurma savunma mekanizmalarına ek olarak- yansıtma (projection), özdeşleşme (identification), yansıtmalı özdeşim (projective identification) , yüceltme (sublimation), yer-yön değiştirme (displacement), özgecilik (altruism) ve karşıt tepki geliştirme (reaction formation) gibi mekanizmalardan da bahsedebiliriz.

Narsistik kişilik bozukluğu olan kişiler için kendi özsaygılarını şişirmek ve diğer insanlar üzerinde hayranlık uyandırmak çok önemlidir. Bu sebeple sosyal olarak kabul edilemeyen veya tehlikeli bir istek ya da dürtüyü sosyal normlara uygun bir amaca dönüştürmede savunma mekanizması olarak yüceltme devreye girebilir. Saldırgan dürtülere sahip narsist bir kişi bu saldırganlığını bir spor alanına yönelterek dürtüsünü bastırırken aynı zamanda da diğer insanlardan takdir görebilir. Narsisistik problemlerde kullanılabilir olan bir diğer mekanizma özgecilik davranışıdır. Narsist birey kendi çıkarı doğrultusunda başkalarının ihtiyaçlarını dikkate alarak doyuma ulaşmaya çalışsa da yapıcı katkılar sağlayabilir. Bu bozuklukta yansıtmadan da bahsedebiliriz. Yansıtma, kabul etmekte güçlük yaşanan içsel dürtünün kendiliğinin dışındaymışçasına algılamasını ifade eder. Örneğin narsist bir kişi başkalarını kıskanabilir ve başkalarının da onu kıskandığını düşünebilir ya da başarısızlıklarını kabul etmek yerine başarısızlıklarının nedenini dışsallaştırabilirler.

Başka bir kişilik bozukluğu olan Borderline kişilikte de yansıtma ve buna ek olarak bölünme (splitting), yer değiştirme ve yansıtmalı özdeşim oluşabilir. Dürtüsel davranışlar sergileyen borderline kişilik bozukluğu olan birey, yoğun öfke hali ve bu öfkeyi kontrol edememe durumunda tepkilerini daha az tehdit edici ve orijinaline benzeyen bir diğerine yöneltebilir. Örneğin birine öfkelenip tepkisini bir nesne kırarak gösterebilir veya başkasına yönelik tepkisini o kişiyi anımsatan birine karşı sergileyebilir. Bölünme mekanizması ise kişinin kendisi dışındaki tüm nesne, kişi ve deneyimleri iyi ya da kötü olarak sınıflandırmasıdır. Bu duruma kendisini de dahil ettiğinde kişinin tüm yaşantı, duygu veya düşünceleri de iyi ya da kötü olarak birbirinden ayrılabilir. Borderline kişilikteki birey daha öncesinde iyi sınıfına koyduğu birine karşı aniden kuşkulu yaklaşabilir ve bu değişimin kendinden kaynakladığının farkında olmaz.

Son olarak başka bir savunma mekanizmasından bahsedecek olursak, uygun olmayan bir düşünce veya davranışın egonun baskısını azaltmak için tam tersi olan düşünce veya davranışla değiştirilmesi olarak tanımlanan karşıt tepki geliştirme (reaction formation) mekanizması, histrionik kişilik bozukluğu olan bireylerde oluşabilir. Bu kişiler sürekli olarak diğer insanlar üzerinde olumlu bir izlenim bırakmaya çalışırlar. İnsanları etkilemeye yönelik tavırlar sergilerler. Diğer insanların olumlu bakmayacakları dürtü ve istekleri olduğunda ego devreye girebilir ve bunun tam zıttı olan davranışlarda bulunabilirler.


Geri